Gürcistan, Rusya, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan Rotası 3

Gürcistan, Rusya, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan Rotası 3

-Kırgızistan Bölümü-

28.07.2018 (11. Gün)
Karkara (Kazakistan) – Bişkek (Kırgızistan)

Sabah saat 6:30 gibi uyandık. Aslında uyandık demek yanlış olur, çünkü gece soğuktan uyuyamadık. Rakım 2000 olmasına rağmen epey bir üşüdük.

Epey bozuk bir yoldan sonra Issık Göl’e geldik. Buranın etrafı karlarla kaplı dağlara rağmen, yaz kış hiç donmaz. Bu sebeple Türkkçe anlamı sıcak göl anlamına gelen “Issık Kul” dır. Burası Karahanlılar zamanından beri çok beyliğe dinlenme ve yerleşim yeri olmuş. Gölün uzunluğu 182 km. genişliği ise 60 km. imiş. Bu bakımdan burası dünyanın en büyük ikinci gölü imiş.

Aslında buraya gelmeden Karakol şehrinde de çok güzel gezilecek yerler vardı ama GS’in sıkıntılarından dolayı gidemedik. Kaji-Say yakınlarında bir yerde yemek için durduk. Burada GS ile gezen bir kazak ile tanıştık. Adı Rinad’dı. Bizim GS’in sorunundan bahsedince bize Bişkek’te Ramis adında bir ustanın telefonunu ve adresini verdi.

Rinad’a teşekkür edip, yemekten sonra yolumuza devam ettik.

Yolda hafi hafif yağmur atmaya başlayınca yağmurluklarımı giydim. İlerisi simsiyah görünce ne olur ne olmaz dedim ve haklıymışım da. Bardaktan boşalırcasına yağmur yedik.

Issık Gölü geçip Balıkçı kasabasına geldik. Burada yol kenarında kurulan peynir, kurutulmuş balık ve meyveler dikkatimi çekti. Tabii hemen etrafımızı çocuklar sardı.

Balıkçıdan sonra yine yağmura yakalandık, Allah’tan yol hem bölünmüş yoldu, hem de çok uzun sürmedi. Rinadı’ın söylediği Ramis Usta’nın dükkanına geldik. Pazar olduğundan erken çıkmış. Yarım saat önce gelseymişiz yakalayacakmışız. Sağolsun ordaki komsusu aradı, durumu anlattı. Ramis de bize WhatsApp tan bir konum attı. Attığı konumun klup binası olduğunu daha sonra yanımıza geleceğini söyledi. Bişkek’in 10 km. dışında bir yerdi burası.

Akşam olunca insanlar birer ikişer de gelmeye başladı. Burası tam bir kompleks olmuş. Barı, hosteli, mutfağı, kamelyaları, tamirhanesi bulunan on numara bir klup binası yapmışlar. Başkanın evi hemen klup binasın arkasında.

Gece Ramis usta geldi, motoru inceledi, Bize bunu klubün içindeki tamirhanede Oleg ustanın yapabileceğini söyledi, gece olduğu içinde iş sabaha kaldı. Hostel fiyatını sorduk 15 dolar dediler, ama isterseniz kamelyalarda kalabileceğimiz söyleyince okey dedik. Geceyi kamelyada uyku tulumunun içinde geçirdik.

30.07.2018 (13. Gün)
Bişkek (Kırgızistan)

Usta gelecek diye Sabah erkenden kalkıp toparlandık. Yakındaki marketten kahvaltılık bir şeyler alıp çayla beraber götürdük. İki saat meraklı bir bekleyiş sonucunda saat 11:00 gibi Oleg Usta geldi. Derdimizi İngilizce bilmediğinden dolayı, Google translate ile anlattık. Lastiği söktü, orasını burasını inceledi. Sonra bilgisayarının başına geçti. Biz de parça falan arıyor sanıyoruz. Durum nedir diye sorduğumuzda 15 dk. Daha beklememizi söylüyor. Bir yeleri aradı, epey konuştuktan sonra, diski sökmek için özel bir aparat gerektiğini söyledi.

Bir süre sonra bu adam PC başında ne yapıyor diye baktığımda, şaftın nasıl söküleceği hakkında yazı olan bir forumu inceliyordu. En son bu işi kendisinin yapamayacağını, bu bölgedeki tüm motorcuları aradığını, kimsenin yapamadığını ve yedek parçanın da bulunmadığını çok özür dileyerek söyledi ve motoru tekrar topladı. Ne yapalım ne yapalım diye düşünürken “bari motoru Türkiye’ye yollamanın bir çaresini arayalım” dedik.

Ne yapabiliri, burada kimseyi de tanımıyoruz derken aklımıza konsolosluk geldi. “En azından Türkçe bilen birileri ile konuşuruz” dedik. İnternetten Bişkek Türkiye Konsolosluğunu bulduk, benim motora atlayıp konsolosluğa geldik. Pazar olduğundan konsoloslukta iki-üç görevli vardı. Sağ olsun (ismini hatırlayamadığım) bir görevli tanıdığı bir TIR şoförü olduğunu, ve çok güvenilir bir insan olduğunu söyleyerek bize telefon numarasını verdi.
Konsolosluğa yakın bir yerde de THY kargo acentası olan bir firmaya da soralım dedik. Acentaya geldik, sağ olsun Türkçe bilen bir görevli bizimle epey ilgilendi. Motorun Türkiye’ye transferi için 2000 dolar istedi. Biz fiyatı çok bulunca, TIR cılarla görüşelim dedik.

Acentadan çıktık, TIR cı arkadaşı aradım, olduğun yerin konumu at diyemeden, konuşma hakkım doldu. İsmini sonradan öğtendiğim TIRcı Süleyman’da telefonunun internetini kapamış, WhatsApp’tanda ulaşamıyorum. Dedim bari birinin telefonunu isteyim de ondan arayayım derken bir dükkanda, Türk’e benzeyen birini gördüm. Selamun Aleyküm, Dedim, Aleyküm Selam diyince Türk olduğunu anladım. “Türk müsün” diye sorunca o da şaşırdı, durumu anlattım. Türkiye’den motosikletle geldiğimizi, motorumuzun burada arıza yaptığını ve bir Tırcı ile görüşeceğimizi,ama konuşma hakkı olmadığını anlattım

Benim telefona kayıtlı olan numarayı gösterdiğimde “aaa bu bizim Süleyman” dedi, “ Evet tanıyor musun” diye sorduğumda, şu masada oturuyor dedi. Koskoca Bişkek’te bu şekilde cereyan eden olay bizi bayağı bir şaşırttı. Süleyman ile konuştuk, sağ olsun bize yardımcı olabileceğini ama prosedürün çok olduğunu söyledi. O sırada Celal Dayı diye Antepli bir dayı geldi. “Ben bayram için dönmeyi düşünüyorum, sizin motoru da götürürüm. Ama gümrük prosedürü çok olur, motoru yükleyelim her gümrük geçişinde elinde götürürsünüz” dedi. Bize mantıklı geldi. Emre ile motoru Bişkek’ten Sakarya’ya 1500 dolara götürebileceğini söyledi. TIR’a motosiklet harici yük almayacağını söyledi. Epey konuştuktan sonra biraz düşünelim diye oradan ayrıldık.

Tekrar Bikers KG klübüne geri döndük, orda olayları konuşurken klüp başkanı geldi. Olayı klüp başkanına anlattık. Klüp başkanında da GTL 1800 var, şaft sistemleri aynıymış. Bir yıl önce aynı sorunu yapmış, sorun şaftın içerisinde redüktör diye bir parça var, onun içinde bulunan bir yüzük değişecek. Başkan bu parçanın eski bir Rus kamyonun bir parçasının aynı olduğunu söyledi. Kendisi de aynı şekilde tamir etmiş ve bir sorun olmamış.
Birkaç yeri aradı, şehir merkezi yakınlarında bir tamirhaneden bahsetti. Orada Roman Usta diye biri var, çözse çözse o çözer dedi. Akşam olduğundan şu anda kapalıymış, ayrın sabah gidersiniz dedi. Roman Ustanın telefonun alıp, konumunu istedik. Durumu anlattık, “yarın gelin” dedi. Bu akşamı da yine aynı şekilde klüp bahçesinde bulunan kamelyada geçirdik.

30.07.2018 (14. Gün)
Bişkek (Kırgızistan)

Sabah yine erkenden uyanıp kahvaltımızı yaptıktan sonra Roman ustanın verdiği konuma gittik. Yine bekledikten sonra saat 10:30 gibi usta geldi, durumu zaten anlatmıştık. Hemen tekeri ve şaftı söküp parçaladı, sorunlu olan parça için yedek parçacıları arayacağını söyledi. Bizde motosiklet tamir olurken bir şehir turu bari atalım dedik

Epey gezdikten sonra akşama doğru Roma Ustanın yanına geldik. Motoru dağınık halde görünce bir şeylerin ters gittiğini anladık. Parçayı bulamamışlar, yarın birkaç yere daha bakacağız dediler. Bizim hayaller yavaş yavaş suya düştü. Tekrardan klübe geri döndük. Yine aynı kamelyada geceyi

Bişkek – Son Kul

Roma Ustanın dün bize motoru öğlen gibi teslim edeceğine söz verdiği üzere, 11:00 gibi dükkanına gittik. Epey stresli saatler geçirdik. Olmuyor dese hemen motoru alıp TIR a vereceğiz yani.

Neyse ki beklenen parça bulundu ve akşam 17:00 gibi motosikleti bize teslim etti. Toplamda 120 dolar gibi bir ücret aldı. Biz daha çok bir şey beklerken bize gayet normal geldi.

Motoru çıkarır çıkarmaz yola çıktık. Hedefimiz Son Kul. Saat 17:30 gibi yola çıktık. Bişkek’ten Koçkor’a kadar olan yol duble ve güzel manzaralı bir yoldan gittik. Koçkor’dan SaryBulak tarafına döndüğümüzde de bizim mahalle yolları gibi ne kötü ne güzel bir yoldan 40 km. daha gittik. Sary Bulak’tan Son Kul’a 50 km.lik bir yolumuz kaldı. Tabii bu arada saat 20:00 oldu. Hava karardı ama kaç gündür yol yapmadığımızdan ve kamp yeri olarak son kul’u kararlaştırdığımızdan yola devam edelim dedik.

İlk başlarda stabilize bir yola girdik. Herhalde ilk girişi biraz bozuktur dedik. Ama maalesef göle kadar bozuktu. Havada ay ışığı da çok az olduğundan pek bir şey gözükmüyor. Önden ben gidiyorum, bir virajı döndüm bir de baktım ki yüzlerce göz bana bakıyor. Epey Yusuf ladıktan sonra bir taraftan da bunların nedir diye düşünüyorum. Hayvan oldukları belli ama nedir nedir derken, bir tanesi sağımdan koşarak geçince elim ayağıma dolandı. Meğer Tibet Öküzüne benze bir hayvanmış, boynuzları benim motorun yarısı kadar, kendisi zaten deve kadar. Biz gittikçe, bizden ürken hayvanlar sağa sola kaçışıyor. Allah’tan hiçbirisi bize çarpmadı.

Bu göl 3400 rakımda olduğundan, tırmandıkça daha da soğuk olmaya başladı. Hem soğuk hem de yorgunluktan gölün kıyısına kadar gitmeyelim, çadırı burada kuralık dedik. Düz bir alan bulup, gece karanlığında çadırımızı kurduk. Çay demleyelim de ısınırız bari dedik. Emre’nin marketten aldığı su gazlı su çıkınca, bari nescafe yapalım dedik. Güzel de oldu, Tüp yakınca çadır biraz ısındı. Bı sıcaklık uçmadan yatalım deyip, günü noktaladık.

01.08.2018 (16. Gün)
Son Kul – Jerge Tal

Sabah saat 8:30 gibi birinin çadırı dürtüklemesiyle uyandım, bir baktım ki; Kırgız bir çoban sigara istiyor. Ulan dedim, işin gücün yok mu? Sigara içmiyoruz dedim. Bir şeyler söyleyip gitti. Kafamı dışarı çıkardım bir de baktım ki; dümdüz bir yerdeyiz, güneş de vurunca, mart ayında çıkan yılan gibi güneşte bekleyip güzelce ısındım

Kahvaltıyı burada dedğilde bir yurt bulup yaparız dedim. Gölün kenarına geldiğimizde ilk bulduğumuz yurda girdik. Yurt göçebe Türklerin keçeden yapılmış olan çadırlara deniliyor. Buradaki adı “boz-üy” göl etrafında ve çoğu turistik yerlerde bu çadırlar, otel ya da lokanta gibi hizmetler veriyor.

Kahvaltı istedik, bize pirinç lapası, bisküvi ve reçelden oluşan kral sofrası geldi. Çayla beraber kahvaltımız yaptık. Karnımız doyurduktan sonra göl kenarına doğru sürdük. Burası üç bin metre rakıma sahip, Kırgızistan’ın ikinci büyük gölü. Uzunluğu 29 km. genişliği 18 km. en derin yeri 13 mt. olan Etrafı dağlara kaplı, bozkırda bulunuyor. Burası yılın sekiz ayı ulaşıma kapalı bir bölge, telefonlar çekmiyor, elektrik yok. Göle erişim sadece Haziran ve Eylül arasında var. Biz dün gece gelirken bile yollarda kar vardı.

Yine çıkış gibi güzel manzaralar ve bozuk yollar eşliğinde aşağıya indik. İndiğimiz köy Ak-Tal adında küçük bir köydü. Hedefimiz Osh şehrine gitmekti. Ak-Tal’dan sola döneceğimize sağ tarafa dönerek 75 km. yanlış yöne saptık.

Navigasyona bakayım dedim bir ara, bir de baktım ki; dün gece geldiğimiz yöne doğru gidiyoruz. Yakıtımız da az, dedik bari biraz daha gidelim yakıt alalım. Naryn’e kadar gittik. Yakıtı fulledik. Yedek benzinlerimizi de aldık. Aynı yolu geri döndük. Ak-Tal ı geçip Ugut tarafına giderken, aa bir de baktık ki iç tarafa dalıp Baetov’a girmişiz. Navigasyona baktık bir yol bulduk, Emre bu yoldan gidelim bari dedi. Girdik yola.

İlk başlarda güzel bir stabilize olarak başlayan yol, ilerleyen zamanlarda tam bir baş belası bir yol halini alacaktı. Nerden bilebilirdik ki?.  yol gittikçe daha da kötüleşmeye başladı, haritadan baktım Aral diye bir yere bağlanıyor. Emre de bende zorlanmaya başladık. Ben hala Emre’ye interkomdan moral veriyorum. “Burası şehirlerarası yol, Aral’a gelince mutlaka yol düzelecek” diyorum. Emre pek inanmadı, haklıymış da. Şehirler arası yol dediğimiz yerler, ilk girdiğimiz yollardan daha da kötü olmaya başladı.

Toplamda 520 km. yol sürdük ve bunun 400 km.si bozuk yollardan ibaretti. Emre’ye buralarda bir yerlerde kamp atalım desem de, yol yapalım aga diyip, gece saat 22:00 lerde falan biz 3000 rakımlı dağlarda daracık yollarda, kamyonlarla peş peşe motor sürdük. Sabahki hesabımız tutmadı, gece saat 24:00 gibi falan artık düze indik. Asfaltı görünce öpesim geldi. Kalmak için yer arasak da bulamadık, saat 1:00 gibi artık, motor üzerinde uyuyacak kadar yoruldum, baktım yol çizgilerini kaçırıyorum, yol üzerinde bir camii gördüm. Hemen camiinin arkasına motorları çektik. Yanımıza uyku tulumunu alıp, caminin içine yattık, kafamı koyar koymaz hemen off durumuna gelmişim. Belki de kafamı koymadan off durumuna geçmiş bile olabilirim.

Yazar : tenekecelebi

Yorum Yap