İran Hakkında Notlarım

İran Hakkında Notlarım

İran’a Astara sınır kapısından giriş yaptım. İran Gümrük Birliği’ne üye olmadığından burada aracınızın gümrük bilgileri için bir form doldurmanız gerekiyor ama form tamamen farsça olduğundan haliyle siz dolduramıyorsunuz. Doldursanız da zaten sizi takacak bir memur yok. Sınır kapısı dediğimiz yer küçük bir kulübe ve iki üç tane bilgisayardan oluşuyor. Kimin amir kimin memur olduğu belli bile değil. Memur olduğunu sonradan öğrendiği kişi normal sivil gibi sakallı bir adamdı. Dışardan memur olduğunu anlamıyorsunuz. Zaten anlasanız da cevap alamazsınız herhalde. Orada gümrük işini yapan insanlar var 100 dolar karşılığında tüm işlemlerinizi hallediyor. Bu arada sınır kapısını 15:00’e kadar geçmeniz gerekiyor, yoksa gümrük kapandığından araç ile geçemiyorsunuz. Benim gibi motoru tarafsız bölgede bırakıp sınır tek geçmek zorunda kalabilirsiniz. Burada yeşil sigorta da geçerli olmadığından onların kendi sigortasını yaptırıyorsunuz. 100 doların içinde o da mevcut.

İran çok güvenli bir ülke, her halde bu güvenliğin altında şeriat kanunları yatıyor diye düşünüyorum. Çadır konusunda hiç sıkıntı çekmedim, her yerde çadır kurabilirsiniz. Bu ülkede kredi kartı ve ya banka kartı geçmediğinden yolculuğa çıkmadan tüm paramı dolar yapmıştım. Hemen hemen her şehirde döviz büroları var, orada bozdurup öyle kullandım. İnternet konusunu sınırı geçtikten Astara’da bir büfeden sim kart alıp internet paketi aldım. Çoğu yerde interneti kullanabildim. Facebook yasak olduğundan telefona VPN indirip onu da öyle hallettim.

İran çok güzel bir ülke, hemde bize göre çok ucuz bir ülke. Benzin zaten bedava gibi bir şey litresi 1 TL ye denk geliyor. İran’da 150cc üzeri motor satışı yasak olduğundan hiçbir yerde yüksek cc motor yok. Sadece çok özel izinlerle ve haftanın iki günü şehirler arasında kullanılabiliyor. Otobanlar motosikletlere yasak ama yabancılar için göz yumuyorlar, hatta otobanlardan para bile almıyorlar. Ben ilk otoban girişinde gişede durduğumda, gişe görevlisi harici (yabancı olduğumu ) anlayınca tamam geç dedi. Bu gişeden sonra da hiçbir gişede durmadım. Burada otoban işaretleri bizden farklı. Bizde mavi tabela normal ücretsiz yok ike, burada mavi otoban işareti o yüzden bir iki defa yanlışlıkla girdim. Yeşil renkli tabela da ücretsiz yolu simgeliyor.

İran halkı inanılmaz derecede yardımsever. Raporumda da bahsettiğim üzere –motosikletle gitmemden mi kaynaklı bilmiyorum- çok ilgililer, hatta belli bir süre sonra ilgiden sıkılıyordum bile. Motosikleti park ettiğim anda başım bir anda doluyor, herkes bir şeyler soruyor. Adres sormak istediğimde beni oraya kadar götürmeyi teklif ediyorlar, çoğu “konak olasan” diyip misafir etmeye çalışıyorlar. Durduğum her yerde bir şey ikram etmeler, bize gedek deyip evde soğuk bir şeyler ikram ediyorlar. Kısacası halkına bayıldım ben, burada aç ve açıkta kalmazsınız. İran’ın orta bölgelerine kadar çoğu insan Türkçe biliyor. İngilizce bilenlerin sayısısa epey fazla, o yüzden dil problemi yaşamadım.

Yemek konusunda biraz sıkıntı çektim. İndir kaldır et yemeği, her yerde pilav+kebap+ayran. Her şeyin bir kebabı var, normal sulu yemek görmedim desem yerdir.

İran’da da mutlaka görülmesi gereken yerler arasında çok fazla yer var. İran başlı başına zaten bir tarih, her şehrinde ayrı bir tarih yatıyor. Çok fazla medeniyet geçtiğinden her medeniyetin ve çok dinin izleri var. Ama unutamadığım yerler arasında, Kashan, Abyaneh, Yezd, Şuşter, Şiraz, İsfahan ve Alamut kalesi var. İran öyle üç beş günde gezilecek bir ülke değil. İran’ı gezmek için bir aydan fazla zaman gerekiyor. Ben hep batıya gitmek istiyordum ama vize sorunları nedeniyle olmamıştı. Ama bu gezi sonrası asıl tarihin Doğu’da olduğunu gördüm. Avrupa mı, İran mı diye sorsalar kesinlikle İran derim.

“Çok yaşayan çok görür, çok gezen daha çok görür.

Arap Atasözü

Yazar : tenekecelebi

Yorum Yap